Trabzon'da yerel basın ve siyaset dünyası arasındaki gerilim, Ortahisar Belediye Başkanı Ahmet Kaya ve Günebakış Gazetesi sahibi Ali Öztürk arasında yaşanan söz düellosu ile tırmanmış durumda. İki isim arasındaki tartışmalar, hakaret ve dava süreçlerine kadar uzanan boyutlarıyla dikkat çekiyor. Bu durum, kamuoyunun ilgisini çekmekle kalmayıp, basın ve siyaset ilişkilerini de yeniden gündeme getirdi.
AĞIR İTHAMLAR KAMUOYUNDA TEPKİ ÇEKTİ
Öztürk, 5 Kasım 2025 tarihinde kaleme aldığı köşe yazısında Başkan Kaya’ya yönelik sert eleştirilerde bulundu. Yazıda, Kaya’nın megalomanik tutumları, “hastalık derecesinde megalomani” ifadesiyle belirtildi. Yazı, “Megalomani Kaya” başlığıyla dikkat çekti. Öztürk'ün bu yazısı, iki taraf arasındaki çatışmanın derinleşmesine yol açtı. Kaya ise kendisine yöneltilen bu eleştirilerin ardından, Öztürk'ü "gazeteci görünümlü meczup" diye nitelendirerek karşılık verdi. Bu tür ağır ifadeler, tartışmanın yalnızca bir siyasi polemik olmanın ötesine geçtiğini göstermekte ve artık bireylerin kişilik haklarını doğrudan ihlal eden bir boyut kazanmıştır.
HUKUKİ SÜREÇLER GÜNDEMDE
Yaşanan bu ağır ithamların ardından, iki taraf arasında hukuk süreçlerinin başlaması kaçınılmaz hale geldi. Ahmet Kaya’nın Ali Öztürk hakkında suç duyurusunda bulunduğuna dair bilgiler basına yansıdı. Her iki tarafın açıklamaları kamuoyunda ilgiyle takip edilirken, yeniden ortaya çıkan dava süreçlerinin gündeme gelmesi muhtemel görünüyor. Günebakış Gazetesi'nde yayınlanan eleştirel yazılar, Ortahisar Belediyesi’nin bazı uygulamalarını hedef alarak, belediye yönetiminin basına yaklaşımını sorguluyor. Kaya ise bu eleştirileri yetersiz ve kişisel bir husumetle kaleme alınmış olarak nitelendiriyor.
MEDYA VE SİYASET ÇATIŞMASI YENİ BİR BOYUTTA
Öztürk ile Ahmet Kaya arasındaki bu türden tartışmalar, Trabzon'da medya-siyaset ilişkilerinin geldiği aşamayı gözler önüne seriyor. Türkiye'de basının bağımsızlığı ve siyasetçiler ile olan ilişkileri, uzun süredir tartışılan bir konu olduğundan, bu çatışma yalnızca kişisel bir mesafe değil, toplumun genel gündemini de etkiliyor. Uzmanlar, yaşananların medya etiği, ifade özgürlüğü ve kamu görevlilerinin eleştirilere karşı tutumları açısından yeniden gözden geçirilmesi gerektiğine vurgu yapıyor. Bu tür gelişmeler, toplumun demokratik yapısı ve basın özgürlüğü üzerinde doğrudan etkili oluyor.
TARTIŞMA KAMUOYUNDA NASIL KARŞILANDI?
Trabzon kamuoyunun bu polemiğe verdiği yanıt ise kutuplaşmış durumda. Bir grup, gazetecinin kamu adına denetim görevini yerine getirmesi gerektiğini ve siyasetçilerin bu eleştirileri hoşgörüyle karşılaması gerektiğini savunuyor. Diğer yandan, basının kişisel saldırılarla bir yöneticiyi hedef almasının etik dışı olduğunu düşünenler de var. Sosyal medya platformlarında yapılan yorumlar, bu tartışmayı daha da derinleştirirken, “meczup” ve “megalomani” gibi ifadelerin kullanımı, meslek etiği ve siyasi değerlere dair soruları gündeme taşıyor.
MAHKEME SONUÇLARI BEKLENİYOR
İki taraf arasındaki karşılıklı iddialar, Türk Ceza Kanunu çerçevesinde “hakaret” ve “kişilik haklarına saldırı” kapsamında değerlendiriliyor. Mahkeme süreçlerinin sonuçları, bu tartışmanın nasıl şekilleneceği üzerinde belirleyici olacaktır. Ali Öztürk’ün yazdığı makaleler ve Ahmet Kaya’nın yaptığı kamu açıklamaları, ileride davalarda delil olarak kullanılabilir. Basında yaşanan bu tartışmaların, siyasi gündemden yargıya taşınması, dikkat çekici bir boyut ve kamuoyunun takibini gerektiren bir gelişmedir.
HABERCİLİK VE SİYASETİN İNCE ÇİZGİSİ
Gazeteciler ve kamu görevlileri arasındaki diyaloğun, eleştiri hakkı ile kişisel hakların korunması açısından denge içinde yürütülmesi gereklidir. İki tarafın da kullandıkları dil ve üslup, sadece kişiliklerini değil, temsil ettikleri kurumsal yapıları da etkileyebilir. Bu olay, yalnızca bir polemik olmanın ötesinde, Türkiye’de yerel düzeyde basın ve siyaset ilişkilerinin nasıl şekillendiği hakkında somut bir örnek sunuyor.
