ABD Merkez Bankası (Fed), 2025 yılı için son faiz kararını açıklayarak dikkatleri üzerine çekti. Alınan karara göre, politika faizi 25 baz puan düşürülerek yüzde 3,5-3,75 aralığına indirildi. Böylece Fed, yıl boyunca toplam üç faiz indirimi gerçekleştirmiş oldu ve toplamda 75 baz puanlık bir azalma sağladı. Uzmanlar, bu durumun küresel ekonomik denge üzerinde önemli etkiler yaratabileceğini öngörüyor.
FAİZ İNDİRİMİ VE YENİ PROJEKSİYONLAR
Fed, faiz oranını düşürdüğünde, bankanın gelecekteki politika adımlarına dair önemli projeksiyonlar da ortaya koydu. 2026 için yalnızca tek bir faiz indirimi bekleniyor olması, sıkı para politikasından hızlı bir çıkış yapılmayacağına işaret ediyor. Bu, finansal piyasalarda mevcut belirsizliklerin devam ettiğini gösteriyor ve birçok ekonomist bu durumun ekonomik büyümeyi nasıl etkileyeceği konusunda daha derin tartışmalara yol açacağına inanıyor.
POLİTİKA TONUNDAKİ DEĞİŞİM
Yapılan faiz indirimiyle birlikte Fed’in politika tonunda da bir değişim görüldü. Karar metninde yapılan küçük ama önemli revizyonlar dikkat çekti. Fed, Aralık ayında kullandığı "ek ayarlamaların kapsamı ve zamanlamasını değerlendirirken" ifadesini tekrar kullanarak, para politikasının belirsizliğinin arttığını vurguladı. Bu, piyasalara Fed’in gelecekteki adımlarında daha ihtiyatlı bir yaklaşım benimsediği mesajını veriyor ve yatırımcıların piyasadaki hareketlerini etkileyebilir.
MUHALEFET OYLARININ ANLAMINA DAİR
Son toplantıda karşı oy verdikleri bilinen Chicago Fed Başkanı Austan Goolsbee ve Kansas City Fed Başkanı Jeff Schmid, faiz oranlarının sabit kalması gerektiğini savunarak karara muhalefet ettiler. Ayrıca, Eylül ayında Trump tarafından göreve getirilen Stephen Miran, 25 baz puanlık indirim yerine 50 baz puanlık bir indirim yönünde oy kullanarak farklı bir görüş ortaya koydu. Bu toplantıda üç muhalefet oyu, 2019'dan bu yana ilk kez yaşanan bir durum olarak kayıtlara geçti ve bu durum, Fed’in içindeki farklı görüşlerin ne denli yoğunlaştığını da gösteriyor.
Fed'in güncellenmiş ekonomik tahminleri, çekirdek PCE enflasyonunda hafif bir gerileme sergiliyor. Bu bağlamda, 2025 yılı için öngörülen enflasyon oranı yüzde 3,1'den yüzde 3'e düşürülürken, 2026 yılı tahmini açısından ise oran yüzde 2,6'dan yüzde 2,5'e indirilmiştir. Bu veriler, enflasyonun yavaşladığını ancak hedefe dönüş sürecinin zaman alacağını gösteriyor.
Enflasyon Tahminlerindeki Düşüş
ABD Merkez Bankası'nın en son yayınlanan ekonomik raporu, enflasyon tahminlerinde bir miktar iyileşme olabileceğine işaret ediyor. Çekirdek PCE enflasyon oranlarının 2025 için düşürülmesi, piyasa katılımcılarının gelecekteki ekonomik durumu daha olumlu değerlendirmesine zemin hazırlıyor. Ancak, bu durumun getirdiği sonuçlar, enflasyon hedeflerinin hala uzak olduğunu anlamak açısından önemli. Uzmanlar, bu oranların önümüzdeki dönemde daha fazla dikkatle izlenmesi gerektiği konusunda hemfikir. Hükümetin uygulayacağı politikalar ile Fed'in faiz stratejileri bu tahminlerin gerçeğe dönüşümünde belirleyici rol oynayacak.
ABD Ekonomisindeki Karmaşık Durum
Aralık ayı itibarıyla açıklanan ekonomik veriler, ABD ekonomisinin karmaşık bir tablo sergilediğini göstermekte. Özellikle Kasım ayında işsizlik rakamlarının düşüş göstermesi, bazı olumlu sinyaller verse de, büyük şirketlerin, örneğin Amazon ve Verizon'un iş gücünü azaltma planları, ekonomideki belirsizliği artırıyor. Tüketici harcamalarının Eylül ayında yatay bir seyir izlemesi, piyasanın geleceği konusunda soru işaretleri bırakıyor. Ayrıca, Fed’in dikkatle takip ettiği çekirdek enflasyon göstergesi de yüzde 2,8 seviyelerine çıkarak, hedeflerin üzerinde kalmaya devam ediyor. Bu durum, ekonomik toparlanmanın sürdüğü ancak aynı zamanda riskler barındırdığı anlamına geliyor.
Trump ve Powell İlişkisi Üzerindeki Tartışmalar
Washington'daki siyasi tartışmalar, çoğu zaman ekonomik gelişmelerin gidişatını doğrudan etkiliyor. Başkan Donald Trump'ın, görev süresi Mayıs ayında sona erecek olan Fed Başkanı Jerome Powell’ın yerine hangi ismi sunacağı, hem piyasalarda hem de kamuoyunda merakla takip ediliyor. Öne çıkan adaylardan biri, Trump'ın ekonomi danışmanı Kevin Hassett olarak değerlendirilmektedir. Bu belirsizlik, yatırımcılar ve piyasa uzmanları arasında endişe yaratabilir. Fed’in politikalarının geleceği, bu dönüşümlere göre şekillenecek ve bunun sonuçları, özellikle enflasyon ve faiz oranları üzerinde etkili olabilecek. Dolayısıyla, bu siyasi belirsizlikler, ekonomideki dinamikleri etkileyen önemli bir unsur olarak yer alıyor.