Türkiye'nin de aralarında bulunduğu 15 ülke, Arap Birliği ve İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT), İsrail'in Batı Şeria'da "İsrail egemenliğini" dayatan yasa tasarılarını onaylamasına şiddetle tepki gösterdi. Bu ülkeler ve kuruluşlar, yaptığı ortak bir yazılı açıklama ile durumu kınadı ve uluslararası hukukun ihlal edilmesine karşı durdu.
Ortak Açıklama ve Tepkiler
Türkiye, Suudi Arabistan, Ürdün, Endonezya, Pakistan, Cibuti, Umman, Gambiya, Filistin, Katar, Kuveyt, Libya, Malezya, Mısır ve Nijerya'nın dahil olduğu gruptan gelen bu ortak yazılı açıklama, İsrail'in işgal altındaki Batı Şeria'da ve yasa dışı yerleşimlerde "egemenliğini" pekiştiren iki tasarının onaylanmasının ne denli tehlikeli olduğunu vurguladı. Bu durum, sadece İslam dünyasını değil, dünya genelindeki adalet arayışını da olumsuz yönde etkilemektedir. Açıklamada, uluslararası toplumu bu konudaki duyarsızlığını gözden geçirmeye ve işgal altındaki bölgelerdeki ihlallere karşı daha etkin bir yanıt vermeye davet ettiler. Özellikle Birleşmiş Milletler’in belirlediği çizginin ihlal edilmesi, uluslararası hukukun tartışma konusu olmasına sebep oluyor.
Uluslararası Hukuka Aykırılık Vurgusu
Açıklamada, İsrail'in Batı Şeria'da uyguladığı yasaların Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararları ile çeliştiği ifade edildi. 2334 sayılı BMGK kararı, 1967 yılından bu yana Doğu Kudüs dahil işgal altındaki Filistin topraklarının demografik yapısını değiştirmeye yönelik İsrail uygulamalarını kınıyor. Taraflar, İsrail'in bu topraklar üzerindeki egemenliğinin tanınmadığını bir kez daha savunarak, bu yasa tasarılarının uluslararası hukuka tamamen aykırı olduğunu belirtti. Ayrıca, bu tür yasaların kabulü, sadece Filistin halkını değil, tüm bölgedeki barış ortamını tehdit eden bir gelişme olarak değerlendiriliyor.
Filistin Sorununun Ciddiyeti
İsrail'in işgal altındaki topraklarda uyguladığı politikalar, Filistin sorununun ne denli karmaşık ve ciddi bir hal aldığını gözler önüne seriyor. Uluslararası Adalet Divanı'nın (UAD) verdiği istişari görüş, işgalin geçersizliğini ve yerleşimlerin yasadışılığını açıkça ifade etmektedir. Tarafların yaptığı bu açıklama, uluslararası kamuoyunun dikkatini çekmek ve İsrail'in ihlallerine karşı ortak bir duruş sergilemek amacı taşımaktadır. Filistin halkının özgürlük mücadelesinin desteklenmesi gerektiği ve uluslararası hukukun temel ilkelerine saygı gösterilmesi gerektiği konusunda vurgular yapıldı. Bu bağlamda, dünya genelindeki insan hakları savunucularının, Filistin'deki durumu yakından takip etmesi ve uluslararası mekanizmaları harekete geçirmesi büyük önem arzetmektedir.