Doğu Karadeniz'de Mikro Deprem Kümesi ve Deprem Riski Uyarısı

Karadeniz Teknik Üniversitesi'nden Prof. Dr. Osman Bektaş, Doğu Karadeniz'in deprem tehlikesi barındırdığını dile getirdi.

KTÜ’den Prof. Dr. Osman Bektaş, Doğu Karadeniz bölgesinin deprem tehlikesi konusunda dikkat çekici uyarılarda bulundu. 6 Şubat tarihinde gerçekleşen depremlerle birlikte, bölgenin kıyı kesiminde bir mikro deprem kümesinin oluştuğunu açıkladı.

Doğu Karadeniz’de Deprem Gerçeği

Prof. Dr. Osman Bektaş, uzun bir süredir var olan "Doğu Karadeniz'de deprem olmaz" kanaatini sorgulamak amacıyla gerçekleştirdiği açıklamalarda bölgedeki sismik hareketliliği vurguladı. 2023 yılının başlarında yaşanan Maraş depreminin ardından, bu durumun Doğu Karadeniz’in sahil alanında bir mikro deprem kümesine yol açtığını söyledi. Bektaş, bu durumun bölgenin de deprem riski taşıdığını gösterdiğini ve bu tür durumların ciddiye alınması gerektiğini ifade etti. "Doğu Karadeniz’de kesinlikle deprem güvenliği sağlanmış değil," diyen Bektaş, bu konuda daha fazla araştırma ve önlem alınması gerektiğine dikkat çekti. Ayrıca, bu tür inançların halk arasında yaygın olması, potansiyel tehlikeleri göz ardı etmeye sebep olabileceğini ifade etti.

Toplumda Farkındalık Yaratma İhtiyacı

Prof. Bektaş’ın ortaya koyduğu bu verilerle, toplumda deprem bilincinin artırılması ve doğru bilgi akışının sağlanması kritik hale geliyor. Özellikle riskli bölgelerde yaşayan insanların, olası bir deprem durumuna karşı hazırlıklı olmaları gerektiği vurgulanıyor. Bunun yanı sıra, yerel yönetim ve ilgili kurumların da bu durumu dikkate alarak farklı önlemler almak zorunda olduğu belirtiliyor. Eğitim programları, simülasyonlar ve bilgilendirici seminerler ile toplumun genelinde deprem farkındalığı oluşturulması gerekliliği ön plana çıkıyor. Bektaş, “Doğu Karadeniz bölgesinin deprem riskleri konusunda özellikle genç neslin eğitilmesi şart,” diyerek, bu bağlamda atılacak adımların önemini bir kez daha dile getirdi.

6 Şubat 2023 tarihinde Türkiye'nin Güneydoğu bölgesinde meydana gelen büyük depremin yankıları, Doğu Karadeniz’de de hissedilmiş durumda. Yapılan araştırmalara göre, bu süreç içerisinde ortaya çıkan mikro deprem kümesi sismik aktiviteleri tetikleme potansiyeline sahip. Prof. Dr. Osman Bektaş, Maraş depreminin 700 km mesafedeki bölgede mikro depremleri etkilediğini ve bu durumun bölgedeki sismik etkinlikleri artırabileceğine dikkat çekti. Bektaş, söz konusu mikro deprem kümesinin yanı sıra, 15 Kasım 2024'te gerçekleşen M4,8 büyüklüğündeki deprem ve Arhavi Sahil Yolu'ndaki 8 Aralık 2024 tarihli heyelan gibi olayların da tetikleyicisi olabileceğini ifade etti. Bu açıklamalar halkın olası tehlikelere karşı hazırlıklı olması için büyük önem taşıyor.

Sismik Etkinliklerin Artışı ve Olumsuz Senaryolar

Son dönemde yaşanan sismik aktivitelerin artışı, bölgedeki deprem riski açısından kaygı verici. Bektaş, mikro deprem kümesinin varlığı ile birlikte meydana gelebilecek olumsuz durumları ileride daha ciddi bir tehlikenin habercisi olarak nitelendiriyor. Oldukça yoğun bir sismik etkinliğe sahip olan Doğu Karadeniz, geçmişte de birçok büyük depreme ve doğal afetlere maruz kalmış durumda. Bu durum, bölge halkı için sürekli bir tehdit oluştururken, aynı zamanda yetkililerin de dikkatli bir şekilde önlemler almasını zorunlu kılıyor. Bektaş’ın açıklamaları, bu tür risklerin göz ardı edilmemesi ve gerekli farkındalığın sağlanması gerektiğini anlatıyor. Özellikle deprem riski yüksek olan bölgelerde, toplumun bu konularda bilinçlenmesi kilit bir önem taşıyor.

Doğru Bilgilendirme ve Farkındalık Oluşturma

Prof. Dr. Bektaş, deprem riskinin halk tarafından daha iyi anlaşılması ve gerekli önlemlerin alınabilmesi için bilimsel verilere dayanarak hareket edilmesi gerektiğini belirtiyor. Doğu Karadeniz’in afetlere karşı nasıl hazırlıklı olabileceği konusundaki bilgi akışı, acil durum planlarının ve halkın bilgilendirilmesinin ne kadar önemli olduğunu bizlere hatırlatıyor. Bilim insanlarının katkıları, toplumsal bilincin artırılmasında kritik bir rol üstleniyor. Bu süreçte yetkililerin, doğru ve zamanında halkı bilgilendirmesi büyük bir sorumluluk taşıyor. Farkındalığın artırılması, olası bir felaket anında bölgedeki can ve mal kaybını en aza indirmek için elzemdir. Tüm bu unsurlar, bölge sakinlerinin güvenliğini sağlamak adına atılacak önemli adımları içeriyor.

İLGİLİ HABERLER